Bu web sitesi sağlanan hizmetlerin iyileştirilmesi ve web sitemizde en iyi deneyimleri yaşamanız için çerezleri kullanır.

Reddet Kabul Et

Konya

Tarihçe ve Turizm

Konya'nın Tarihi

İsmi asırlarca değişmemiş nadir illerden biri olan Konya’nın isim hikayesi hakkında farklı rivayetler mevcuttur. Konya isminin ‘Kutsal Tasvir’ anlamına gelen ‘ikon’ kelimesinden geldiği söylentiler arasındadır. Bir başka rivayete göre de; şehre musallat olan ejderhayı öldüren kişiye teşekkür etme amacıyla yaptırılan anıtın ismi ‘İkonion’dur.

Konya tarihi toprakları, 10. yüzyıla kadar Bizans İmparatorluğu topraklarında yer almıştır. 10. yüzyıldan sonra Konya’ya gelen Selçuklu Devleti’nin, Bizans İmparatorluğu’nu yenilgiye uğratıp Konya’yı fethetmesiyle, Konya’da ve Anadolu’da Türk-İslam egemenliği dönemi başlamıştır.

Konya'nın Tarihi
Konya'nın Tarihi

Tarih boyunca birçok ülkenin hakimiyeti altında kalan Konya uzun yıllar Anadolu Selçuklu Devletinin başkentliğini yapmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti’nin mimari eserleri ile daha da güzelleşmiş ve bir nevi altın çağını yaşamış olan Konya’da dönemin şairleri, filozof ve bilginleri yanında Bahaeddin Veled, Mevlana Celaleddin Rumi ve Şems-i Tebrizi gibi mutasavvıflar da bulunmuş ve en ünlü eserlerini yine Konya’da vermişlerdir. 211 yıl boyunca Anadolu Selçuklu Devleti egemenliğinde olan Konya bu dönemde, Anadolu’nun en gelişmiş kentlerinden birisi haline gelmiştir.

1277 yılında Karamanoğulları Beyliğinin yönetimine giren Konya, Fatih Sultan Mehmet’in Karamanoğlu Beyliğine son vermesi ile Osmanlı hâkimiyetine geçmiştir. 1470 yılında 4’üncü eyalet olarak kurulan Karaman Eyaleti’nin merkezi Konya olmuştur. Tanzimat döneminde ise Karaman Eyaleti’nin ismi değişerek Konya Eyaleti adını almıştır.

Günümüzde Konya, 38.873 km²’lik yüzölçümü ve 2 milyon üzerindeki nüfusu ile Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli şehirlerinden birisidir. 1989 yılında büyükşehir statüsüne sahip olan Konya, Selçuklu, Meram ve Karatay merkez ilçeleri ile gelişmesine devam etmektedir.

Konya'nın Turizmi

Her şehrin kendine has değerlerini yansıtan yapıları ve bu yapıların da farklı hikâyeleri vardır. Turizm dediğimiz olgu tam da buradan ortaya çıkar. İnsanlar farklı şehirlerdeki değerleri ve olguları merak edip, öğrenme ihtiyacıyla turistik geziler yaparlar.

Önemli bir turizm merkezi haline gelen Konya’da her yıl, aralık ayının ilk Pazar gününden 17 Aralık’a kadar geçen süre, Mevlana Haftası olarak kutlanır. Bu kutlamalar, Konya’nın manevi değerlerine sahip çıkan bir şehir olmasının yanı sıra, kültür turizmine verdiği önemi de göstermektedir.

Nasreddin Hoca Şenlikleri, Aşıklar Bayramı, Cirit Yarışmaları gibi faklı zamanlarda düzenlenen şenlik, yarışma gibi etkinlikler de Konya’nın turizm faaliyetleri arasında yer alır.

Konya, mimari yapıların zenginliği açısından ülkemizin 4. şehri konumundadır. Tarihi ve sanat eserleri bakımından adeta bir medeniyet abidesi olan Konya’nın tarihi eserlerini şöyle sıralayabiliriz;

Alaeddin Camii : Anadolu Selçuklu devrinin en büyük ve en önemli camisi konumundadır. Alaeddin Tepesi üzerine inşa edilmiş cami, Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerindendir.

Mevlana Türbesi ve Mevlevi Dergahı Külliyesi : Mevlana Celâlettin Rumi; Konya şehriyle bütünleşmiş durumdadır. Her yıl Mevlana Müzesi’ne gelen ziyaretçi sayısı bunu ispatlar niteliktedir. Müze kısmında, birçok el yazması eser ve kıymetli tarihi eserler sergilenmektedir. Türbe kısmında ise; İslam âlim ve mütefekkiri Mevlana Celaleddin-i Rumi ve aile fertlerinin mezarları bulunmaktadır.

Kılıçarslan Köşkü : 12. Yüzyılda, Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı 2. Kılıçarslan tarafından yaptırılan köşkten günümüze kadar ulaşan yapı kalıntısı, Konya Belediyesi tarafından, 2015-2018 yılları arasında restore edilmiştir.

Karatay Medresesi : İzzeddin Keykavus döneminde Emir Celaleddin Karatay tarafından 1251 yılında inşa ettirilmiştir. Ancak 19.yüzyılda terk edilmiştir. Günümüzde ‘Çini Eserler Müzesi’ olarak hizmet vermektedir.

Nasreddin Hoca Türbesi : Hazırcevap bir bilgin olan Nasrettin Hoca’nın türbesi, doğduğu yer olan Akşehir’de bulunmaktadır.

Selimiye Cami : Yapının inşasına 2.Sultan Selim döneminde başlanmıştır. Osmanlı mimarisini en güzel biçimde günümüze taşıyan eserlerden biridir. Yapının Mimar Sinan tarafından yapıldığı değerlendirilmektedir.

Eşrefoğlu Camii : Camii Beyşehir Gölü’nün 100 metre kuzeyinde yer alır. 1299 yılında Eşrefoğlu Emir Süleyman Bey tarafından yaptırılmıştır. Selçuklu geleneğini yansıtan eserler arasındadır.

İnce Minareli Medrese : Alaeddin Tepesi’nin batısında yer alır. Sultan 2.İzzeddin Keykavus devrinde Vezir Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından ilim öğretmek amacıyla yaptırılmıştır. Mimarı Kelik Bin Abdullah’tır.Medresenin taç kapısı üzerinde Yasin ve Fetih sureleri vardır. Medrese; avlu, eyvan, dershane ve öğrenci hücrelerinden oluşmaktadır. 1956’dan beri müze olarak kullanılmaktadır.